İnternet bankacılığını kullanmayan hemen hemen yok… Çok büyük avantajları var; bankalar için şube açma ve işletme maliyetini ortadan kaldırıyor. Müşteriler için zamandan tasarruf etmelerine olanak sağlıyor; diledikleri yerden, diledikleri zaman hesaplarına erişim sağlıyorlar, mümkün olan bütün bankacılık işlemlerini yapabiliyorlar, hatta kredi bile çekebiliyorlar.
Ama internet bankacılığının riskleri de çok. Hesap bilgilerinin, şifrelerin çalınması, bazen de bankanın güvenlik sistemindeki açıklardan ya da personelinin hatasından dolayı hesap bilgileri kötü niyetli üçüncü kişilerin eline geçiyor. Bir bakıyorsunuz, banka hesabından sahibinin bilgisi veya izni olmadan birçok işlem yapılmış, hesaptaki paralar bilinmeyen, tanınmayan başka kişilerin hesaplarına aktarılmış.
Başka hesaplara…
Öyle ki bazen paranın izini bulmak bile çok zor hale getirilmiş. Ya da para çekilmiş, paranın aktarıldığı hesap sahibinin de neler olup bittiğinden haberi yok.
İnternet bankacılığının hem banka hem de müşteri bakımından taşıdığı riskler kim tarafından karşılanacak?
Bu soru birçok yargı kararına konu olmuş ve her somut olayın özelliğine göre farklı çözümler kabul edilmiş olsa da yine de bazı benzer olaylar ilkesel olarak aynı çözüme kavuşturulmuş.
İŞTE ÖRNEK BİR OLAY
Gülperi Hanım internet bankacılığını tercih edenlerden. Bir gün hesabında şüpheli bir işlem fark eder. Hesabından 8.010,00 TL tanımadığı bir şahsın hesabına aktarılmıştır. Bu işlemi kendisi yapmamıştır.
Hemen bankasına gidip itiraz eder. Sonuç alamaz. Mahkemeye başvurur.
Dava dilekçesinde, davalı bankadaki hesabından bilgisi dışında internet bankacılığı yoluyla 8.010,00 TL’nin üçüncü şahıs hesabına aktarıldığını, bu sebeple satın aldığı evin de taksidini ödeyemediğini, kredi çekmek zorunda kalındığını, kredi çekilmesi sebebiyle de eşinin emekli olamadığını, yeterli güvenlik önlemlerini almayan davalı bankanın kusurlu olduğunu ileri sürerek 8.010,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın işlem tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava eder.
Davalı banka ise cevap dilekçesinde, olayın müşterileri Gülperi Hanım’ın kendi sorumluluk alanında bulunan hesap bilgilerinin ele geçirilmesinden kaynaklandığını, bankaca sundukları bir kısım ek güvenlik önlemlerinin Gülperi Hanım tarafından kullanılmadığını, müşterinin cep telefonuna gönderilen tek kullanımlık şifrenin sisteme doğru olarak girilmesiyle 8.010,00 TL’nin transferinin gerçekleştirildiğini, dolayısıyla bu şifrenin müşterileri Gülperi Hanım tarafından üçüncü kişilerle paylaşılmış olması gerektiğini savunarak davanın reddini ister.
Yargıtay ne karar verdi?
Mahkemece yapılan yargılamada ortaya çıkar ki, Gülperi Hanım’ın haberi olmadan cep telefonunun sim kartı değiştirilmiş ve davaya konu para transferi için oluşturulan tek kullanımlık şifre bu sürede kullanılmıştır. Gülperi Hanım’ın tek kullanımlık şifreyi başkalarına söylediğine ilişkin başka bir delil elde edilemez.
Mahkemeye göre davalı bankanın gerekli güvenlik önlemlerini almayarak olayda yüzde 100 kusurlu olduğu gerekçesiyle Gülperi Hanım’ın 8.010,00 TL maddi tazminat talebini kabul eder.
Manevi tazminata yönelik talebi ise reddeder.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi (2012/10096 E., 2013/9127 K) bu kararı onar ve Gülperi Hanım hesabından bilgisi dahilinde olmayan para transferinin karşılığını bankasından mahkeme kararıyla tahsil eder.
Farklı kararlar var
Ancak Yargıtay’ın bu kararından farklı kararlar da mevcuttur. O kararlarda da hesabından izinsiz para çekilmesinde hesap sahibi müşterinin de kusurlu olduğu tespiti yapılır. Keza müşteriler de öncelikle bankaların internet bankacılık sistemlerinde sundukları bütün güvenlik önlemlerini kullanmakla yükümlü oldukları gibi, özellikle işlem şifresi ve hesaba giriş şifresi olmak üzere hesap bilgilerini kimseyle paylaşmamakla da yükümlüdürler. Aslında sadece paylaşmama yükümlülüğü değil, bu bilgileri koruma yükümlülükleri de vardır. Hesap bilgilerini koruma yükümlülüğünü ihlal, hesap bilgilerinin başkalarının eline geçmesinde kusur, uğradıkları zararın tazminini de engeller.