Yıllar sonra yeniden müziğe döndünüz. Neden bu kadar ara verdiniz?
Kendime döndüm. Kişisel gelişime yöneldim. Bunlar beni daha çok besliyor. Sanat camiası yapay maalesef. Konservatuar mezunuyum, beste yapabiliyorum, söz yazabiliyorum, şarkı da söyleyebiliyorum ama çocukluğumdan itibaren babamı kaybedene kadar sanat camiasında çok şeye şahit oldum. Gördüklerim bende hep şu duyguyu uyandırdı; sanat camiasındaki insanlar kendileri gibi değil.
Peki, fikrinizi ne değiştirdi de yeniden döndünüz?
O dünyada var olmak için ille de oradakiler gibi olmak gerekmiyor. Kendime dedim ki, “Beste şarkı söyleyebiliyorsun, söz yazabiliyorsun, beste yapabiliyorsun ama bunları yaparken değişmene, o camiadakiler gibi olmana gerek yok.” Böyle diyerek kendimi ikna ettim.
HER İNSANIN ÖLÜMÜ BİR MEZUNİYETTİR
Kayahan gibi güçlü bir ismin kızı olmak size neler kattı?
Çok büyük bir güçtü benim için. Bana hayatımın her alanında o kadar çok şey öğretti ki… 66 yaşındaydı gittiğinde. Bence çok gençti ama o kadar dolu dolu yaşadı ve o kadar çok şey bıraktı ki giderken arkasında… Ben, onun tabiriyle diyorum ki, “Her insanın ölümü bir mezuniyettir.” O da mezun olmayı seçti. Bir gün buluşacağız, onu biliyorum.
EVLİLİĞİM ÇOK GÜZEL GİDİYOR
Geçen yıl evlendiniz. Her şey yolunda mı?
Çok güzel gidiyor. Evlilik hiçbir şeyi değiştirmiyor; bakın bu da bir bakış açısı. “Evlenirsen böyle olur, bekar olursan şöyle olur…” Bunlar hep kalıp bilgiler. Her şeye bir anlam yüklüyoruz. İlişkilerde önemli olan, birbirine ‘kendin olma’ izni vermek ama karşılığında bir şey beklemeden… Benim için aile kavramı çok önemli, çok güzel.
CANIM EN ÇOK BABAMI ÇEKİYOR
‘Canım Seni Çekiyor’ şarkısının sözleri çok manidar gelebilir bazılarına?
Sözler o kadar nahif ki aslında, kimsenin aklına farklı anlamlar gelmeyecek. Büyük bir sevgi ve özlem içeriyor. Dinleyenler anlayacak. Düşünsene; canım pizza da çekebilir, dondurma da. Orada birine olan yoğun özlem var. “Seni özledim” demek istiyorum şarkıda.
Son dönemde canınız en çok kimi ya da neyi çekiyor?
Tabii ki babamı. Sekiz yıl oldu kaybedeli. Özlemi her geçen gün daha da büyüyor. Onun yanına oturup gözlerine bakmayı özledim. Hep masaj yaptırır, sırtını kaşıtırdı, bunları dahi özledim. Şu an ona sarılmak için dünyaları feda edebilirdim. Canım en çok canım babamı istiyor. Babasızlık çok zor. Kaybettiğinde anlıyor insan ve ben halen yokluğunu idrak edemedim. Sanki bir yerlerde ve sadece ben görmüyorum onu…
ENERJİ ALANINIZDAKİ İNSAN HAYATTA OLMASA DA ONUN VARLIĞINI HİSSEDERSİNİZ
En son, “Uzaylılarla konuşuyorum, babamla konuşuyorum, babam geliyor, gidiyor” gibi açıklamalar yaptığınızda insanlar epey şaşırmıştı. Hangi duygularla söylemiştiniz bu sözleri?
Ben 10-15 yıldır spiritüalizmle ilgileniyorum. Birisiyle yüz yüze konuşmak mümkün olmayabilir ama enerji alanındaki biriyle bütün olabilir, birlikte hissedebilirsin. Orada sana belli duygular hisler gelir, sen onları kendinde tanımlarsın ve algılarsın. Bunu herkes yapabilir, sadece bunun için bilinci eğitmek gerekir.
Hissediyorsunuz bir nevi, öyle mi?
Kesinlikle. Bunu bir tek ben yapmıyorum, milyonlarca insan yapıyor. Her şey bir enerjidir, biz de bir enerjiyiz. Antenleriniz var gibi düşünün. Nasıl radyonun frekansları var… Biz de öyleyiz. Frekansımız yükseldiği için o boyutlar arasındaki enerjiyi algılıyoruz. İletişim demeyelim ama o çok sığ ve basit bir kelime.
İPEK AÇAR’LA GÖRÜŞMÜYORUZ AMA ONA KIRGIN DEĞİLİM
İpek Açar ile bir dönem kırgınlıklar yaşadınız, “Ona hakkımı helal etmiyorum” dediniz ama sonra barıştınız. Şimdi aranız nasıl?
Uzun zamandır görüşmedik ama küs değilim. Benim kimseye bir kırgınlığım, kızgınlığım, öfkem yok. Kimseye böyle duygular beslemiyorum. Affetmediğin her insan senin sırtında bir yük zaten. O ağırlığı taşımıyorum.